Şamil Tayyar'ın Hürriyet'in Paşası'na havalesi var!

Şamil Tayyar'ın Hürriyet'in Paşası'na havalesi var!
Güncelleme:

Şamil Tayyar meslek hayatındaki zon günleri yaşadığını anlattı ve hangi konuyu Ertuğrul Özkök'e havale etti.

Özkök’e havale ettim Geçen Cuma günkü yazımda, darbe beklentisi içinde olan Doğan Grubu’na mensup yazarları ve Köksal Toptan üzerinden geliştirilen hükümet karşıtı senaryoları işlemiştim. Ortalık toz duman oldu. İlk tepki Ertuğrul Özkök’ten geldi. Cumartesi günkü yazımda görüşlerine ayrıntılı olarak yer verdim. Ayrıca, ‘Bu isimleri açıkla, birlikte karşı çıkalım’ diyen Özkök’e bu iki yazarı açıklayacağımı ifade ettim. Demez olsaydım! Son 24 saat içinde meslek hayatımın en zor günlerinden birini yaşadım. Tıpkı, cumhurbaşkanlığı ve genel seçim süreçlerine benzer bir yoğunluk içindeydim. Beni doğrudan arayanların sözleri ve elektronik postalarda öne çıkan 3 önemli mesaj vardı. 1. Güzel iş yaptın, sonunu getir. Türkiye, kapalı kapılar ardında gizli işler çeviren bu iki yüzlüleri tanısın. 2. Başına iş alma. İspat edemezsin, hakkında açılan dava sayısını arttırırsın. Olaylara tanık olanlar seni yalnız bırakır, Doğan Grubu’nu karşılarına almazlar. 3. En iyisi isimleri Hürriyet yönetimine bildir. Kendi iç hesaplaşmasını yapsınlar. Bir de yöneticilerimin telkinleri oldu. Tüm önerileri değerlendirdim. Hepsinde haklılık payı vardı. ‘Açıklama’ sözünden de dönemezdim. Sonunda ‘mahalle baskısına’ yenik düştüm. Bulduğum ara formülle, kendime çıkış aradım. Yazıma başlamadan Ertuğrul Özkök’ün elektronik posta adresine iki yazarın isimlerini bildirdim. Ertuğrul Bey’e ‘Gerisi size emanet’ dedim. Biri Milliyet diğeri Radikal’de çalışan iki yazarla ilgili nasıl bir kurum içi hesaplaşma yapılır bilemem. Yazarlar bu iddiaları yalanlar mı? Üstüne toprak örtülüp kapatılır mı? Yoksa Özkök söz verdiği gibi iddiaların üzerine gider mi? Ama bu tartışmanın doğurduğu önemli bir sonuç var, onu atlamamak lazım. İnşallah hiçbir zaman kullanıma açık hale gelmez, Özkök’ün ‘askeri darbeye direniş’ sözü hafızalara kazılmalıdır. Toptan meydan okudu Bazı çevrelerin TBMM Başkanı Köksal Toptan üzerinden geliştirdiği yeni senaryolara gelince... Yazıdan sonra Toptan aradı. İfadelerinin bazı yayın organlarında farklı amaçlar için kullanıldığı kanaatindeydi. ‘Benim söylediğim şudur’ diyerek, sözlerine açıklık getirdi: ‘Bu yeni ve sivil anayasa meclise geldiğinde bunu en iyi şekilde çıkaracağımızdan hiç kimsenin şüphesi olmasın.’ Oysa YÖK Başkanı Teziç başta olmak üzere bazı çevreler, ‘Hükümet anayasayı bıraksın Toptan’a devretsin’ diyordu. Bu önerilere şöyle cevap verdi: ‘Benim öyle bir görevim yok. Meclis olarak sivil anayasayı en iyi şekilde halledeceğimizi, anayasanın katılımcı bir anlayışla yapılması gerektiğini söylüyoruz, o kadar. Meclis geçmişte anayasa değişiklikleri yaptı, şimdi de yapar.’ Toptan üzerinden geliştirilen diğer senaryolar? Açık konuştu: ‘Kimse benim üzerimden senaryo geliştiremez. Meclisin ne yapması gerektiği belli. Benim ne yapabileceğim belli.’ Meclis başkanı sıfatıyla Toptan’ın mecliste kuracağı uyum komisyonunda yeni anayasayı şekillendireceği yönünde iddialar var. Toptan: ‘Önüme anayasa metni gelmeden ortaya atılıp da garip duruma düşmem.’ Yani, böyle bir ortak komisyon kurulabilir mi? ‘Hayır’ dedi: ‘Teklif önüme gelirse Anayasa Komisyonu’na havale ederim. Orada farklı öneriler olacaktır. Herkes fikrini söyleyecektir. Yeni anayasanın burada katılımcı bir anlayışla yapılmasına büyük özen gösteririz.’ Toptan’ın Anayasa tartışmaları sırasında hükümetten farklı düşündüğü yolunda yorumlar da yapıldı. Bu yorumları hatırlattığımda, ‘Olur mu, böyle bir şey mümkün mü?’ diye sordu. Başkanın anayasa tartışmasıyla ilgili görüşleri özetle böyle. Açıklamalardan çıkardığım üç önemli mesaj var: 1. Esas alınacak anayasa metni, siyasi iktidarın meclise sunacağı teklif olacak. 2. Meclis’te yeni anayasa için ayrı bir komisyon kurulmayacak. 3. Sorun Anayasa Komisyonu’nda çözülecek. Özal, Hafız’ın önünde nasıl diz çöktü? Hafta sonu Gaziantep Şehitkamil Belediyesi’nin davetlisiydim. Başkan Metin Özkarslı, bölgenin çehresini değiştirmiş. Geçmiş dönemlerde 10 yılda yapılan hizmetler, 3 yıla sığdırılmış. İlgili olanlar www.şehitkamil.bel.tr adresinden ayrıntılarını öğrenebilir. Belediyenin Ramazan etkinlikleri sırasında Hafız Erdal Aslan ile tanıştım. 1984 yılında Kahire’de düzenlenen Dünya Kuran Okuma Yarışması’nda birinci olmuş. Sohbette laf lafı açınca, hafızın anılarına ortaklık ettik. Özal’la çok yakın dostlarmış. Sık sık Çankaya’ya çağırır, Kuran okurmuş. Kimi zaman Semra Hanım da katılırmış. Bir gün hafız, Kuran okumak için yere oturduğunda Özal da diz çöküp oturmuş. Hafız çok şaşırmış. Özal, ‘aldırma’ demiş: ‘Annemden öğrendim. Hafızlar bizim için ‘yürüyen Kuran’dır. Yürüyen Kuran’ın üstünde oturulmaz.’ Özal’ın hafızdan en çok okumasını istediği sure ise Rahman suresiymiş. Gül’lü Çankaya’yı tartışırken kıssadan hisse olsun istedim. Şamil Tayyar/Star Gazetesi