Beşiktaş'ın 2. İnönü Zaferi, basında nasıl yer aldı?

Beşiktaş'ın 2. İnönü Zaferi, basında nasıl yer aldı?
Güncelleme:

Siyah- beyazlı ekibin ortaya koyduğu futbol spor yazarları tarafından tam not aldı. Basında çıkan yorumlar şöyle;

SABAH GAZETESİ İSKENDER GÜNEN: İKİ AYRI BEŞİKTAŞ (SABAH) Beşiktaş, Marsilya'yı 2-1 yenerek gruptaki puanını 6'ya çıkardı. Son maç Portekiz'de... Porto'nun Liverpool'da 3 puan bırakmasından sonra görünen o ki, Porto-Beşiktaş maçı bir final niteliğinde olacak. Beşiktaş-Marsilya maçını iki ayrı devre olarak değerlendirmek gerekiyor. İlk yarıda saha içi yardımlaşma, tempo, coşku, kazanma azmi ve takım olma bilinci üst düzeyde bir Beşiktaş izledik. Maçın başlamasıyla birlikte Marsilya'yı kendi alanına hapsettiler ve topun olduğu her yerde çoğalarak rakibi hataya zorladılar. İkinci yarı ise sahada ilk devrenin tam tersi bir Beşiktaş vardı. 1-0'ın verdiği avantajla daha özgüvenli olması gerekirken, anlaşılmaz bir biçimde kendi sahasından çıkamayan bir takım görüntüsündeydi. Artık Beşiktaş Şampiyonlar Ligi'nde bir üst tura çıkabilmek için Porto maçını 3 puanla kapatmak zorunda. Futbolda her türlü sonuç var. Umuda yolculukta Kara Kartal'a başarılar dilemekten başka sözümüz yok. KAZIM KANAT: BÜYÜK LOKMA YE, BÜYÜK KONUŞMA! (SABAH) Liverpool hezimeti ile Marsilya zaferi arasındaki çok ince çizgi şudur: Büyük maçlar, büyük oyuncularla kazanılır!. Elbette; büyük takımları yaratan, büyük düşüncelerdir. Beşiktaş'ın hücumda bile pres yapması ilk yarının saygı duyulacak unsuruydu. Böylesine yürekli ve istekli kazanma arzusu peş peşe pozisyon yarattı. Bu pozisyonların oyuncusu Bobo inanılacak gibi değil ama en kötü oyuncuydu. Bu yarının en güzel olayı Tello'nun barajın üzerinden aşırdığı frikik golüydü. Bu gol Beşiktaş'a hayat verdi. Ertuğrul Sağlam'a diyeceğim şudur: Büyük konuşma! Hatırlatayım... Sezon başında "Koşmayan Ricardinho bu takımda oynamaz" diyordun. "Baki Mercimek'in yerine oyuncu alınsın" diyordun. "Ali Tandoğan'a ihtiyacım yok" diyordun.Bu sözleri söyleyen sensin hocam. Birini değil üçünü birden oynatan da sensin hocam. Üstelik Beşiktaş'ın kader maçında oynatan. GÜRCAN BİLGİÇ: BAŞARININ ANAHTARI (SABAH) Marsilya'nın ürkek dakikalarında oyunu çok iyi kontrol ettiler ve çoğalarak hücum etmeye çalıştılar. Nefis bir frikik ile gelen üstünlükten sonra da soğukkanlı kaldılar ve devrenin son beş dakikasında İbrahim Üzülmez ile etkili ataklar geliştirdiler. Marsilya'nın ikinci yarıda oyunu domine etmeye başlaması ve Beşiktaş'ın bunu kabullenmesi anlaşılır gibi değildi. Aynısını Liverpool maçında da yaptılar. Büyük hatalara, yanlışlara ve rakibe tanıdıkları fırsatlara rağmen kazandılar. Maçın sonucu, bu iki çizgiyi birlikte yaşamak kadar önemli değil. Çünkü bunu sürekli kılmak, zaten başarıyı yanına çağırmaktır. Beşiktaş takımı bu maçın sonunda bir kez daha iyi defans yapamadığını öğrendi. Kalitelerini zorlayarak bu tecrübelerinden yararlanmalılar. Geçmişe yanarak, ileriye gidilmez. FATİH DOĞAN: TELLO VE BOBO (FOTOMAÇ) Bir futbol takımı için bir futbolcu her şey değildir. Ama iyi bir futbolcu bir takım için çok şeydir. Bu yüzden yokluğunda kaybeden Beşiktaş'ın Tello'ya kavuşması bu düşünceleri aklıma getirdi. Sakatlık illeti Şilili futbolcuyu bulmasaydı bugün Beşiktaş'ın durumu farklı olabilirdi. İlginç gelebilir ama Beşiktaş golü yerken de sakatlanan Tello kenarda ve takım 10 kişiydi! Önce Bobo, Tello, Toraman, Üzülmez hepsini alkışlamak, emeği geçenleri kutlamak gerek. Özellikle de Beşiktaş'ı 4 yıl aradan sonra ilk kez soktuğu Şampiyonlar Ligi'nde ilk senesinde 6 puan alan Ertuğrul Sağlam'ı da unutmamak gerek. Ancak şunu da belirtelim. Beşiktaş bu yıl 3 kaleci aldı. Bu sezon kaleden yana yüzü gülmedi. Bu açıdan hep sıkıntı çekti. Ertuğrul Sağlam 'Bazı futbolculardan istediğimiz verimi alamadık' derken sanırım bu bölgeyi de kastediyorlar. Beşiktaşlı bu kadar para ödenen kalecilerinden maç kurtaracak performans bekliyor. Herkesin sorumluluğu paylaşması gerekiyor. MEHMET DEMİRKOL: DOKTOR TELLO (MİLLİYET) Şampiyonlar Ligi'ne kalmış, ev sahibi bir takımın bu kadar topa yabancı kalmasını anlamak mümkün değildi. Hem de o kadar iyi bir ilk yarının ardından. Beşiktaş'ın bu kadar baskı yemesinin bir maddi açıklaması da yok. 5 dakika tamam, 10 tamam, ama 20 dakika durmak tükenmek bilmeyen bu baskının altından kalkmak mümkün olmadı nasılsa! İlk yarıda Ricardinho, Delgado, Tello (oyunun lideri garip bir şekilde üçüncü isim) topu aldıklarında enine ya da boyuna savunma kanatlarını ve Bobo'yu da oyuna katarak pekala etkili akınlar yapmayı başarmışlardı. Bu oyunun en azından gölgesi geri döndü. Tello'nun çizgi dışı golünün hakkını veren bir oyundu bu. Bu kadar yakın mesafeden barajın üzerinden indirdiği top kuşkusuz gecenin gollerinin başında gelecek çünkü. Zola'dan beri çok az görünen bir goldü. 2 metre geriden olsa tamam ama bu kadar yakından... Gerçekten muhteşemdi. Doktor inceliği vardı. Bobo'nun sayısı her şeyden, umutları devam ettirmesinden de çok benim için bu sebeple güzel. O gol, Tello'nun muhteşem sayısını kurtardı.