Fehmi Koru hangi yazarı hedef tahtasına oturttu?

Fehmi Koru hangi yazarı hedef tahtasına oturttu?
Güncelleme:

Türk medyasında 'marka' oluşturma ustası Ertuğrul Özkök'ün eseridir o... "Kimdir bu yaşlı-başlı yeni yazar?"

Taha Kıvanç 15.11.2007 'Budala' da kimmiş? Her sabah yaptığım gazete mütalaası bazı yazarlar sayesinde Cem Yılmaz gösterisine dönüşmeye başladı. O kadar komik ve şirin hatalarla örülü yazılar çıkıyor ki gazetelerde, ömrümün uzadığını hisseder gibi oluyorum. Hele Hürriyet'in "İkinci Cumhuriyetçiler'in korkulu rüyası" olarak takdim ettiği yazar yok mu, her yazısı su gibi ömre bereket; sabah sabah en lezzetlisinden bir kalem pirzola yemiş gibi oluyorum. Son zamanlarda neredeyse bütün yazılarında kişileri hedef almaya başladı 'korkulu rüya'. (Bu iki sözcüğü karşılayan bir sözcüğümüz vardı, neydi o? Hah 'kâbus'... Ancak, bir insana 'kâbus' demek hoş değil, ben yine Ertuğrul Özkök'ten ödünç alarak 'korkulu rüya' demeye devam edeyim.) Yazısının başlığına koyuyor muhatap aldığı isimleri: Bir gün Hasan Cemal yazıyor, bir başka gün Mehmet Barlas, sonra Mehmet Altan... Dün baktım, 'Richard Falk'un fitneleri' başlıklı bir yazı ile çıkmış okur karşısına... "Kendisi hakkında olumlu bir izlenimim yok" dediği kişinin Princeton Üniversitesi profesörlerinden olduğunu biliyor, ama o kadar; hakkında 'budala' sıfatını kullanması, 'medrese muallimi' demesi ilginç... Bir başka uygun gördüğü sıfat da 'kiralık yazar'... Ertuğrul Özkök sütun tahsis ettiği dostunun cehaletiyle ne kadar övünse az... Richard Falk yalnız ABD'nin değil dünyanın en önemli uluslararası hukuk bilginlerinden... Emeklilik çağı çoktan gelip geçtiği halde, ABD'nin ünlü Princeton Üniversitesi ona hâlâ ders verdiriyor. Hayatı hep doğruları savunmakla geçmiş, muhalifliği ön planda olan bir bilimadamı Prof. Falk... Hangi gazete ve dergide yazsa oraya itibar kazandıracak çapta biri... 50 civarında kitabı var ve bunların bir bölümü ('Yırtıcı Küreselleşme Üzerine Bir Eleştiri', 'Küreselleşme ve Din' ile 'Dünya Düzeninin Çöküşü') Türkçeye de çevrilmiş bulunuyor. Eşi Türk olan Prof. Falk sıkça Türkiye'ye geliyor. Hürriyet'in 'korkulu rüya' yazarının tanımaması doğal, ancak yazısını yazmadan önce tanıyanlara sorabilirdi. Sözgelimi sütun komşusu Gila Benmayor'a... Gila Hanım hemen her gelişinde bu ünlü hocayla konuşuyor ve görüşlerini sütununa da taşıyor. 'Medrese muallimi' demesine bakılırsa, 'korkulu rüya', Richard Falk'u kafası karışıklardan sanıyor. Oysa Musevi asıllı Prof. Falk, kendi bilim alanına giren konularda İsrail Devleti'ni suçlamaktan ve Filistin halkına yaptıkları yüzünden Nüremberg türü bir mahkemede yargılanmaları gerektiğini söylemekten çekinmeyecek kadar ilkeli bir duruşa sahip. Neymiş Prof. Falk'u 'medrese muallimi bir budala' konumuna düşüren? Sabah muhabiri ile arasında geçen bir mükâleme... Okuyalım: "ABD Princeton Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Richard Falk, 'AK Parti'yi yeni laik, CHP'yi ise eski laik' olarak niteledi. Hazar Eğitim, Kültür ve Dayanışma Derneği'nin başörtülü kadınlar anketini açıklamak üzere düzenlediği panele katılan Falk, SABAH'ın sorularını yanıtladı.Dinin ritüellerini yerine getirenlerin sadece başı kapalılar olduğunu ileri süren Falk ile görüşme şu şekilde gelişti: SABAH: Konuşmanızda 'Başı açık kadınlar türbanlı kadınlara hassasiyet göstermeli' dediniz. Bunu neye dayandırarak söylediniz? FALK: Mesela sizin gibi dinsizlerin (non-religious) bulunduğu ortamda... SABAH: Benim dinsiz olduğumu nerden biliyorsunuz? FALK: Başınız açık. SABAH: Hayır Müslümanım, bunu da ispatlamak zorunda değilim. Bu benim tercihim. FALK: Peki lafımı geri alıyorum." Karşılıklı konuşmada zurnanın zırt dediği yer Prof. Falk'un 'non-religious' sözcüğünü Sabah muhabirinin (ve tabii 'korkulu rüya'nın da) 'dinsiz' olarak anlaması. Oysa o sözcük 'dindar-olmayan' anlamına geliyor. Doğru anlamına oturtulduğunda da kimseyi rencide edecek bir tarafı kalmıyor. Hele, 'korkulu rüya'nın şu çıkarsaması bütünüyle havada: "Richard Falk'un hesabıyla, başı açık Türk kadınları dinsiz ise, kadınlarımızın kaç milyonu dinsiz acaba? / Richard Falk'un hiyerarşisine göre: Türbanlılar 'Birinci Sınıf Müslüman', başörtülüler 'İkinci Sınıf Müslüman', başı açıklar ise 'non-religious' yani dinsiz-imansız." Beni şaşırtan nokta şu: 'Korkulu rüya' ile ideolojik akrabalığı bulunan bazı yazarlar, ısrarla, "Bunlar sahtekâr" diye yaklaşıyor dindar insanlara; argümanları da dindar oldukları halde dinin bazı emirlerini yerine getirmemeleri... Faiz konusuna nasıl yaklaştıklarını hatırlayın. Ya da, seçim öncesinde, AKP'ye dönüp, "Başörtüsü yasağını kaldırmak için kıllarını kıpırdatmadılar" ithamını... Genç muhabir mâzur görülebilir de, çevirileri de bulunan yaşlı başlı birine bu kadar basit bir hata hiç mi hiç yakışmıyor... Güne iyi başladım, keyfime diyecek yok. 15.11.2007 *************** Taha Kıvanç Budala da kimmiş? (2) Hürriyet'te bu iş nasıl oluyor acaba; bizde yazarlara diğer gazeteler tam takım temin ediliyor. Hürriyet bütçeyi mi kıstı, yoksa yazarlara farklı muamele mi ediliyor, bilmiyorum; bildiğim, 'İkinci Cumhuriyetçilerin Korkulu Rüyası' diye tanınan yazarın bazı gazeteleri eline almadığını iddia ettiği... Yeni Şafak eline almadığını iddia ettiği gazetelerden... Tabii eline almayınca, okumuyor da, kendisiyle ilgili bir yazı bizde çıktığında, "Haberim yoktu, ben onları okumam" diyebiliyor... Ya da bugüne kadar diyebiliyordu, dünkü yazısında bizim gazeteden bir yazarın 1,5 ay önce çıkmış bir yazısından alıntı yapmış... Oysa bir gün önce, burada iki kez değinilmiş bir konuya (İlhan Selçuk ve faiz) üçüncü el kaynaklardan lâf yetiştirmeye çalışıyordu 'Korkulu Rüya'... Unvanının kendisine tarafımızdan münasip görüldüğünü sanması çok hoş. Dünkü yazısını şöyle bitirmiş: "Tuhaftır bu İslamcı yazıcılar! Bazıları kábuslu rüyalarında beni görürler ve ertesi sabah 'İkinci Cumhuriyetçilerin korkulu rüyası Özdemir İnce!' diye yazarlar." Oysa, Türk medyasında 'marka' oluşturma ustası Ertuğrul Özkök'ün eseridir o... "Kimdir bu yaşlı-başlı yeni yazar?" merakına kapılan okurlara değerini anlatmak için, öyle takdim etmişti kendisini... Tabii Ertuğrul Özkök'ün kendi hoşluğunu unutacak değilim. Temmuz 1992'de 'İkinci Cumhuriyetçi' idi Hürriyet yönetmeni. Okuyalım: "1923'te kurulan cumhuriyet, çok büyük ölçüde bu sosyolojik tanıma dayalı olduğu için, şimdi yeni bir cumhuriyet anlayışı tarifinin yapılması gerekmektedir. Bu yeni zihniyeti tarif etmek ise yeni bir cumhuriyet anlayışı getireceğinden, buna yeni bir isim bulmak doğru olacaktır. Bu isim de, 'İkinci Cumhuriyet' olabilir. / Türkiye'nin ulaştığı noktada artık, cumhuriyet anlayışının yeniden gözden geçirilmesi gerektiğini sanıyorum. Önemli olan budur." Şimdi aynı Ertuğrul Özkök 'İkinci Cumhuriyetçi' kalemlere ver yansın ettiği gibi, nefesi yetişmezse diye bir de 'Korkulu Rüya' sürdü onların karşısına… Ne kadar hoş, değil mi? Peki de Hürriyet okurları bu kadar hoşluğu kaldırabiliyor mu? Hiç sanmıyorum. Düne kadar "Ben onları okumam" savunusuna sığınırken, birdenbire Yeni Şafak'tan alıntı yaparak kendini yalanlamasının sebebi okurdan gelen tepki olmalı. Richard Falk gibi Princeton Üniversitesi'nin ileri yaşına rağmen kendisinden yararlanmaktan vazgeçmediği uluslararası üne sahip bir profesörden, 'budala' ve 'medrese muallimi' diye söz etmesi, gazetesinin Prof. Falk'u iyi tanıdığını bildiğim yazarlarını dehşete düşürmüştür. Belki eşini bile... Bir okurum, Boğaziçi Üniversitesi'nin Mütercim-Tercümanlık (yeni adıyla Çeviribilim) bölümünde ders veren 'Korkulu Rüya'nın eşinden 'bağlama uygun çeviri gibi konuları içeren' diye tanımladığı Lexis dersleri almış; "Çok değerli bir insan olan eşine sorsaydı 'non-religious' sözcüğünün ne anlama kullanıldığını doğru biçimde öğrenirdi" diye yazdı bana; belki hocasına da göndermiştir bana yazdığı notu. Son yazısına "Cahil Özdemir İnce" başlığını koyabildiğine göre aldırmaz herhalde, ama Hürriyet yazarının şöhreti uluslararası arenada da yayılıyor galiba. Prof. Falk da Sabah'ta çıkan mülâkatın onun sütununa yansımasından ve benim burada konuyu ele alışımdan haberdar; ayrıntılı bir mesajla duyduğu rahatsızlığı aktardı... 'Dindar olmayan' anlamına kullanılmış 'non-religious' sözcüğünü 'dinsiz' biçiminde algılama özrü aklımdayken, yeni bir yanlış anlamaya daha meydan vermemek için Prof. Falk'un mesajının ilgili bölümünün çevirisini sunuyorum: "Hürriyet'in bana yönelik saldırısıyla ilgili yazınızı gördüm; ne tesadüf, yazınız doğum günümde yayımlanmış. Cevabınızın cömertliğine teşekkür ederim. Söylediğim ve inandığım şeylerin çarpıtılması üzerine oturan vahşice saldırının etkisini azaltmaya yaradı bu." Keşke birisi zahmete girip 'Korkulu Rüya'nın son yazısını Prof. Falk'a gönderse; Princeton Üniversitesi'nden ruh tahlilcilerden elinde iyi bir 'tipoloji' ortaya çıkabilir. Özellikle de yazının şu giriş bölümünden: "Yazdıklarım karşısında bocalayan İslamcıların, İkinci Cumhuriyetçilerin ve hariçten gazel atan zevzeklerin bir cankurtaran simidi var: Cahil Özdemir İnce! Özdemir İnce cahilin tekidir, bu işten anlamaz! / Belki cahilim, belki değilim, çünkü bu başıbozuk postmodern çağda cehalet de görecedir. Ama budala olmadığım kesin! Her konuda danıştığım, bilgi alıp tavsiyesine uyduğum dostlarım, arkadaşlarım var." Ne hoş arkadaşları olmalı! Dudaklarımıza tebessüm konduran yazılarını kaleme almadan önce danıştığı dostları, arkadaşları kim acaba 'Korkulu Rüya'nın? 19.11.2007