Kılıçlar çekildi...

Kılıçlar çekildi...
Güncelleme:

Oray Eğin, hakkında dava açacağını ve bildiklerini yazsa gazetelere sığmayacağını söyleyen Perihan Mağden'e cevap verdi.

ORAY EĞİN / AKŞAM Anladığı dilden yanıt:Hadi hadi hadiiiiiiiiiiiiiiiii Hakkımda bildiklerini sıralarsa gazetelere sığmazmış. Hodri meydan! Varsa elinde söyleyecek bir şeyleri çekinmesin, ne biliyorsa söylesin. Söylesin ki ben de öğreneyim... İhale takipçiliği yapmadım. Patronun işinin peşinden koşmadım. Kooperatiflere üye olmadım. Araya tanıdıklar sokup düşük faizli banka kredisi almadım. Büyük şirketlere aracı olmadım. Köşemi patronun çıkarlarına kullanmadım. Peki ne yaptım? Gidip Gülse Birsel’in doktor ağabeyine lazer ameliyatı olup, gözlerimi çizdirip, para vermeden çıkıp, ertesi gün de kendi köşemde doktoru, hatta kız kardeşini yalayıp yıkayan yazı mı yazdım? Hayır, bunu da yapmadım! İmar izni almak için belediye başkanlarının önünde takla mı attım? Hayır, gazeteciliğimi kendi kişisel inşaat işlerime adamadım, bu sayede ev restore etmedim. Yarın öbür gün işim düşer diye belediye başkan adaylarının seçim yemeklerinde kahdehler tokuşturup, hepsiyle ahbaplık kurup, hatta seçim öncesi onları köşemde yüceltmedim. Kadir Topbaş promosyonu yapmadım. Süleyman Demirel’den bir telefon gelip koşa koşa onun peşinden gezilere gidip yıllarca savunduğum değerleri bir köşeye mi bıraktım? Kendimi bir geziye satıp Demirel’in cumhurbaşkanlığının uzaması için köşemde yıkama yağlama yapmadım. Ahsen Unakıtan’dan bir telefon gelince “İşte hakiki insan” diye bu sefer övgü oklarımı ona yöneltmedim. Bir resepsiyona davet edilmek, bir yemek yiyebilmek için aylarca köşemi Abdullah Gül ve eşine ayırıp, Hayrünissa Hanımefendi’nin ne kadar harika bir insan olduğunu ballandıra ballandıra yazmadım. Her davete koşarak gitmedim. Beni tanımadı diye bar ortasında yeni anne bir kadına ana avrat küfredip “Evine dön çocuğuna bak” diye tekme tokat da saldırmadım. Bütün bunları ben yapmadım. Ama yapan kendini biliyor. Kırmızı lekelerini sonsuza dek saklayacağını düşünmüyordu herhalde... Verilmeyecek hiçbir hesabım yok. Bir tek gazeteciliğime laf söyleyebilir, ona da yetkin değil: O ev kadınıyken ben gazetecilik yapıyordum. Bir de şu büyük medyaya yaranma meselesine gelelim... Daha geçen ay büyük bir gazeteden teklif aldım. Ama bunları kullanacak, malzeme yapacak biri değilim. Bu konuya işaret etmesinin sebebini ikimiz de biliyoruz halbuki: Bu onun kendi yarası. Aylarca işsiz kalıp, herkesle yemek randevularına çıkıp iş teklifi bekleyen ama bir türlü alamayan o... Bana hiç transfer olmak istediğim kartını oynamasın. Aylarca yırtınanın kim olduğu aşikar... Arkadaşlık imtiyazıyla edinilmiş özel bilgilere girmiyorum bile; belaltı imalarını ona bırakıyorum... Ama bilsin ki benim de cephanem dolu; özel konular benim uzmanlık alanım. İşin aslı şu ki o artık devrini kapattı, kocaman bir sıfır. Bunun da farkında. Telaşı, hırçınlığı bu yüzden. Her şeyin üzerine atlaması, ona buna saldırarak prim yapmasının sebebi bu. O hep kendinden bahsedilsin, hakkında yazılsın, konuşulsun ister. Reklamın iyisi kötüsü fark etmez onun için. O yüzden şu anda da aslında mutlu olduğunu biliyorum; bu yazı mutluluğunu iyice pekiştirdi. Ama onu daha fazla mutlu etmek istemiyorum. O yüzden bu konuyu burada kapatıyorum. Hadi işine şimdi... Hadi hadi hadiiiiiiiiii